Komedyen Steve Martin, Charlie Rose ile 2007 yılında yaptığı bir röportajda hevesli yeni komedyenlere yönelik kariyer tavsiyesi sorulduğunda öyle der;
“Kimse tavsiyemi dikkate almıyor çünkü duymak istedikleri cevap bu değil. Duymak istedikleri şey, “İşte böyle menajer bulunur, işte böyle senaryo yazılır”… Ama ben her zaman, “O kadar iyi ol ki seni görmezden gelemesinler” derim.”
Görmezden gelmeyecekleri kadar iyi ol, söylemi o kadar kışkırtıcı ki amacı çok açık ve net şekilde aktarıyor. Odak, verimlilik ve. Zaman yönetimi üzerine kitaplarını okuduğum Cal Newport’un 12 yıl önce kaleme aldığı ve Türkçe’ye yukarıda bahsettiğimiz kışkırtıcı değer önerisi ile aynı ismi taşıyarak 2023’te çevrilen kitabını yeni bitirdim. Klasik kişisel gelişim kitaplarından farklı olarak başka bir pencereden bakma imkanı sunan bu kitap, hayallerinin peşinde koş, mutluluğu ve başarıyı bulacaksın mottosunun ne kadar yanlış olduğunu ispat üzere kurgulanmış.
Kişisel gelişim ve yönetim alanında yazılmış binlerce kitabın pek çoğu birbirini tekrar eden atıflar ve benzer hikayeler ile popüler kültürün de dayatması olan mottoları sunan kitaplar oluyor, genelde…
Bu yüzden olsa gerek pek çok kişi tarafından devamlı küçük görülen bu alanı ben, bir yönüyle de okul bittikten sonra hayata atılan milyarlarca insanın kendilerine hayatta nasıl yön almaları gerektiği, kendilerini nasıl bulup, ayakları üzerine duracakları ve yaşamlarının geri kalanı için karşılaşacağı problemleri çözmeye yönelik değil de, genelde daha iyi işçi olmak için, çoğu zaman da onun için bile olmayan vasat müfredatlar sonrasında kendilerini bulma çabası olarak görüyorum. Kişisel gelişim tabi toplumsal gelişim olmadığı sürece çok da işe yarayan bir alan değil. Izdıraba bile dönüşebilir. Ona ayrıca başka bir yazıda değinmek lazım.
Kitabın adı kadar içinde sunduğu değer önerisi de kışkırtıcı olunca bende okuma listeme eklemiştim. Ayakları yer basmayan hayallerin peşinde koş önermesinin ne kadar boş, zanaatkar zihniyeti ile kurulacak bir kariyer yolculuğunun ise ne kadar tatmin edici olması üzerine kurgulanan kitabı faydalı ve değerli kılan aynı zamanda okuyucu deneyimi tasarımı olduğunu düşünüyorum.
Kitap detaylı ve kitabın içeriğini tam yansıtan bir içindekiler bölümü ile başlayıp yazarın değer önerisini 4 kural ve gerçek hayatta başarılı ve başarısız örnekler ile açıkladıktan sonra son bölümde her bir bölümü Cal Newport’un kendi hayatında nasıl uyguladığını anlatan bir bölüm ile son buluyor. Yazar burada anlattıklarını kendi hayatında nasıl uyguladığını ve sonuçlarını paylaşıyor. Bu anlatılan bilgileri bir kez daha değerli kılarken bu bölümle de yetinmeyen yazar devam ediyor.
Kitabı okuduktan sonra genelde kavramlar ve verilen örnekler havada uçuşur ve kısa sürede unutulur gider. Çoğu zaman daha kitabı okurken dahi kafada dolaşan bir fikrin derinlikliklerine kayan zihnin dikkatinden kaçar. Okunur ama algılanmaz. Bu kitabı okuyucu deneyimi tasarımı anlamında değerli kılan kitap bittikten sonra içinde anlatılan kavramlar hangi bölümde bahsedildiğini de not düşerek bir sözlükte açıklanmış. Neredeyse kitabın kavram anlamında özü çıkarılmış.
Bununla da yetinmeyen yazar, içeride bahsettiği örnekleri “Sözlük” bölümünde sonra “Kariyer Profili Özetleri” alanında özetlemiş. Özetlemek demek ne kadar doğru emin değilim. Tekrar vakaları analiz etmiş desem daha doğru olacak. Karakterin mevcut işi ne?, Yaptığı işi neden seviyor?, Yaptığı işe sahip olmak için bu kitapta anlatılan kuralları nasıl uyguluyor? Sorularını yanıtlıyor.
Basit gibi görünen bu eklemeler ile kitap, vermek istediği mesajın adeta pekiştirip, kolay tüketilebilir bir hap formatına getirmiş durumda.
Okuyucu deneyimi tasarımı ve bilgi mimarisi tasarımı ile bu kitap faydasını maksimum düzeyde aktarmış durumda. Okumaktan keyif aldığım, zaman zaman ihtiyaç duydukça dönüp göz gezdireceğim bu kitaptan burada da bahsetmek istedim.